Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Avrupa Birliği (AB) tarafından iklim değişikliği ile mücadele amacıyla geliştirilen önemli bir araçtır. Bu mekanizma, ithal edilen ürünlerin karbon emisyonlarını düzenleyerek, sürdürülebilir ticareti teşvik etmeyi hedefler. SKDM, 2023-2025 yılları arasında geçiş dönemi olarak uygulanacak ve 2026’dan itibaren tam olarak devreye girecektir. SKDM’nin temelleri, AB’nin 2019 yılında ilan ettiği Yeşil Mutabakat’a dayanır. Bu mutabakat, AB’nin 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı salınımı hedefine ulaşmasına yönelik bir dizi politika ve uygulama geliştirmeyi amaçlamaktadır. SKDM, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için kritik bir araç olarak belirlenmiştir.
SKDM’nin Tanımı ve Amaçları
SKDM, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Temel amacı, AB içindeki karbon emisyonlarını azaltmak ve bu hedefe ulaşmak için dış ticaretin de bu çerçevede düzenlenmesini sağlamaktır. İthalatçı firmalar, ürünlerinin karbon ayak izini içselleştirerek, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunacaklardır. Bu mekanizma, özellikle yüksek karbon salınımına sahip sektörleri hedef alarak, çimento, demir-çelik, gübre ve elektrik gibi alanlarda uygulanacaktır.
Olası Sonuçlar
SKDM’nin uygulanması, hem çevresel hem de ekonomik açıdan çeşitli sonuçlar doğurabilir.
Çevresel Etkiler: Mekanizma sayesinde, ithal edilen ürünlerin üretim süreçlerinde daha düşük karbon emisyonu hedeflenmektedir. Bu durum, küresel ölçekte karbon emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunabilir.
Ekonomik Etkiler: Ancak SKDM’nin uygulaması, özellikle gelişmekte olan ülkeler için zorluklar yaratabilir. İthalatçı firmaların ek maliyetlerle karşılaşması ve rekabetçiliklerinin azalması söz konusu olabilir. Bu nedenle, bazı ülkelerde üretim süreçlerinin yurt dışına kayma riski (karbon kaçağı) ortaya çıkabilir.
Ticaret Dinamikleri: SKDM ayrıca uluslararası ticaret ilişkilerini de etkileyebilir. AB dışındaki ülkelerin daha sıkı çevre düzenlemeleri benimsemesi teşvik edilebilirken, aynı zamanda bu ülkelerdeki üretim maliyetleri artabilir.
SKDM’nin Kapsamına Giren Başlıca Sektörler
Demir-Çelik Sektörü: Demir-çelik sektörü, SKDM’den en çok etkilenecek sektör olarak öne çıkmaktadır. Bu sektör, yüksek karbon emisyonları ile bilinir ve üretim süreçlerinde büyük miktarda enerji tüketir. SKDM’nin uygulanmasıyla birlikte, bu sektördeki firmalar, karbon emisyonlarını raporlama ve belirli mali yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu ile karşılaşacaklardır.
Çimento Sektörü: Çimento sektörü de SKDM’nin kapsamına alınan bir diğer kritik alandır. Çimento üretimi, yüksek sıcaklık gerektiren süreçler içerdiği için önemli miktarda CO2 salınımına neden olur. Bu nedenle, çimento üreticileri de SKDM uygulamaları sonucunda ek maliyetlerle karşılaşacaklardır.
Alüminyum Sektörü: Alüminyum üretimi enerji kullanımı yoğun bir süreçtir ve yüksek emisyonlarla ilişkilidir. Bu nedenle, alüminyum sektörü de SKDM’den etkilenmesi beklenen diğer bir sektördür. Üreticiler, karbon emisyonlarını izlemek ve raporlamak zorunda kalacaklardır.
Gübre Sektörü: Gübre üretimi, özellikle nitröz oksit gibi sera gazlarının salınımına neden olabilmektedir. Bu nedenle gübre sektörü de SKDM kapsamında yer almakta ve bu düzenlemelerden etkilenmektedir.
Elektrik Sektörü: Elektrik üretimi, özellikle fosil yakıtlar kullanıldığında yüksek karbon emisyonları yaratmaktadır. SKDM uygulamaları ile elektrik üreticileri de emisyonlarını raporlama yükümlülüğü altına gireceklerdir.
Hidrojen Sektörü: Hidrojen üretimi, özellikle “mavi” ve “yeşil” hidrojen yöntemleriyle çevresel sürdürülebilirlik açısından önemlidir. Ancak bu alanda da karbon emisyonlarının izlenmesi gerekecektir.
Karbon Ayak İzi Hesaplama Süreci
Üretim Sürecinin Analizi: İlk adım, ithal edilen ürünlerin üretim süreçlerinin detaylı bir şekilde analiz edilmesidir. Bu aşamada, kullanılan enerji türleri ve bu enerjinin karbon emisyon faktörleri dikkate alınır. Üretim sürecinde kullanılan enerji kaynakları (fosil yakıtlar, yenilenebilir enerji vb.) ve bunların her birinin saldığı sera gazı miktarı belirlenmelidir.
Enerji Tüketiminin Belirlenmesi: Ürünlerin üretimi sırasında tüketilen toplam enerji miktarının tespit edilmesi gerekir. Bu, ürün başına düşen enerji tüketimini hesaplamak için kritik bir adımdır. İthalatçılar, bu verileri doğru bir şekilde beyan etmekle yükümlüdür.
Karbon Emisyonlarının Hesaplanması: Enerji tüketimi belirlendikten sonra, her bir enerji kaynağının karbon emisyon faktörleri kullanılarak toplam emisyon miktarı hesaplanır. Örneğin, kullanılan fosil yakıtların türüne göre belirlenen emisyon faktörleri ile enerji tüketimi çarpılarak toplam karbon emisyonu elde edilir.
Ürüne Gömülü Emisyonların Hesaplanması: Her bir ürün için gömülü emisyonlar hesaplanmalıdır. Bu, ürünün üretim sürecinde ortaya çıkan toplam sera gazı emisyonlarının belirlenmesini içerir. SKDM Tüzüğü’nde belirtilen metodolojilere dayanarak, ürünlerin “basit” veya “karmaşık” olup olmadığına göre farklı hesaplama yöntemleri uygulanabilir.
Karbon Sertifikalarının Alınması: Hesaplanan gömülü emisyonlar üzerinden, ithalatçılar her ton CO2 eşdeğeri için belirli sayıda SKDM sertifikası almak zorundadır. Bu sertifikalar, ithalatçının ödemesi gereken karbon ücretinin belirlenmesinde kullanılır. Her yıl Mayıs sonuna kadar, önceki yıl içinde gerçekleşen ithalat ve emisyon değerlerine ilişkin bir SKDM bildirimi yapılması gerekmektedir.
Veri Doğrulama ve Denetimler: İthalatçıların beyan ettikleri verilerin doğruluğu AB tarafından denetlenir. Eğer ithalatçı doğru ve tam veri sunamazsa, AB’nin belirlediği standart emisyon faktörleri kullanılarak hesaplamalar yapılır ve buna göre bir karbon ücreti tahsil edilir.
Geliştirilme Sürecinde Rol Oynayan Ülkeler ve Kuruluşlar
Avrupa Birliği Ülkeleri: SKDM, AB’nin iklim politikaları çerçevesinde şekillenmiştir. AB üyesi ülkeler, bu mekanizmanın tasarımında ve uygulanmasında aktif bir şekilde yer almışlardır. Özellikle, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi, SKDM Tüzüğü’nü 10 Mayıs 2023 tarihinde kabul ederek sürecin ilerlemesine katkıda bulunmuşlardır.
Avrupa Komisyonu: Avrupa Komisyonu, SKDM’nin teknik ve uygulama detaylarını belirlemekle sorumlu olan ana kuruluştur. Komisyon, SKDM’nin AB çapında tekdüze uygulanmasını sağlamak için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaktadır. Ayrıca, geçiş dönemi boyunca veri toplama ve raporlama sistemlerini oluşturma görevini üstlenmiştir.
Üçüncü Ülkeler: SKDM, AB dışındaki ülkelerden yapılan ithalatı da kapsamaktadır. Bu bağlamda, karbon sızıntısı riski taşıyan ürünlerin ithalatına yönelik düzenlemeler, özellikle yüksek emisyon yoğunluğuna sahip sektörlerde (çimento, demir-çelik, alüminyum vb.) uygulanacaktır. Ancak, AB ETS’ye katılan ülkeler bu mekanizmadan muaf tutulmaktadır.
Uluslararası Kuruluşlar: SKDM’nin geliştirilmesi sürecinde Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ile uyumluluk sağlama hedefi de önemli bir rol oynamaktadır. Bu durum, mekanizmanın uluslararası ticaret kuralları çerçevesinde geçerliliğini artırmaktadır.
Sonuç
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. İthalatçı firmaların karbon ayak izlerini dikkate alarak sürdürülebilir ticareti teşvik etmesi beklenmektedir. Ancak uygulamanın getirdiği ekonomik zorluklar ve rekabetçilik sorunları da göz önünde bulundurulmalıdır. Gelecek yıllarda SKDM’nin etkileri daha belirgin hale gelecek ve küresel ticaret dinamiklerini şekillendirecektir.
Bircan HASGÜL
Kaynakça:
İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB), Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)