Mutluluk Müdürlüğü
Patron Çıldırdı
İş dünyasında algılar ve olgular zaman içinde değişiyor. Bundan 30-40 yıl önce şirket/patron kraldı. Üretilen ürünü alıcının beğenip beğenmemesi pek de önemsenmezdi. Sonra devir değişti, artık kral tüketiciydi. Şirketler ürünlerini artık müşterinin isteği doğrultusunda üretiyorlardı. Müşteriye kulak vermeyen markalar pazarda tutunamıyordu. Sonraki yıllarda görüldü ki, eğer çalışan mutluysa müşteri de mutlu oluyordu. Mutlu müşteri ise markaya bağlı müşteri demek, satış demek, yani karlılık demekti.
Google Ofisi
Günümüzde, şirketler mutlu çalışanlar için kafa yormaya başladılar. İlk olarak eğlenceli Google ofisi görüntüleri internette fenomen oldu. Rengarenk koltuklar, oyun salonları, şık restoranlar, salıncaklar, bahçeler, kaydıraklar ve daha neler neler… Gerçekten proje tutmuştu ve çalışılmak istenen bir ortam oluşturulmuştu. Daha sonra bu trend dünyada hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. Yazıda kullandığım fotoğraf Google Budapeşte ofisinden alınmıştır. Gerçekten de çalışanlar gayet keyifli görünüyor. Benzer ofisler bundan yaklaşık 10 yıl önce ülkemizde de konuşulmaya ve ufakta olsa örnekleri görülmeye başladı.
Mutluluk Müdürlüğü
Ülkemizdeki çok uluslu şirketlerin 2000’li yıllarda çalışanların mutluluğunu önemsediğini görmeye başladık. Ancak yapılan çalışmalar yeterli miydi? O zaman için diğer şirket çalışanları için gıpta edilecek farklılıklar vardı, ancak bugün bu çabaların yeterli olmadığını söyleyebiliriz.
İlk olarak DeFacto şirketindeki uygulamayla duymuştum Mutluluk Müdürlüğü uygulamasını. Şirket çalışanlarının isteklerine kulak veriyor ve uygulamaya geçiriyordu. Şirketin marka değerine de katkı sağlayan bu uygulama ile şirket içerisinde muhtelif kafeler açılmış, servis araçlarına TV’ler konulmuş, sabahları kahvaltı ve akşam üstü 5 çayı verilmeye başlamış, masaj salonu hizmete alınmıştı… Çalışan memnuniyeti için elden gelen yapılmış, bu da satışlara yansımıştı.
Unutmayın mutlu çalışan mutlu müşteri demektir.